04.03.2021

COVID-19’lu Multipl Miyelom Hasta Popülasyonunun Karakterize Edilmesi

Şiddetli akut solunum sendromu koronavirüs-2'nin (SARS-CoV-2) neden olduğu koronavirüs hastalığı 2019 (COVID-19) pandemisi, dünya çapında bir halk sağlığı krizini temsil etmektedir. Yapılan çalışmalar 22 Mayıs 2020 itibariyle, New York’ta  16.000'den fazla ölüm ve %21'lik bir ölüm oranı ile yaklaşık 200.000 onaylanmış COVID-19 vakası olmuştur. New York eyaletindeki tüm COVID-19 ölümlerinin yaklaşık %8'ini kanser hastaları oluşturmaktadır. New York’taki üçüncü basamak bir bakım merkezi olan Mount Sinai Hastanesi, şimdiye kadar 2.000'den fazla COVİD-19 hastası kabul ve tedavi etmiştir. Araştırmacılar multiple myelom hastalarının  dahil edildiği analizde MM hastalarının popülasyonunu ayrıntılı incelemeyi amaçladıklarını bildirmişlerdir. Araştırmacılar, 1 Mart - 30 Nisan 2020 arasında COVID-19 teşhisi konan ve Mount Sinai Hastanesi’nde tedavi edilen 58 MM ve smoldering MM (SMM) hastalarından oluşan bir kohortu geriye dönük olarak analiz ettiklerini belirtmişlerdir. Çalışmada hastaneye yatış ve artmış mortalite ile ilişkili bazı inflamatuar belirteçlerin yükselmesi ile ilişkili çeşitli demografik özellikler ve yandaş hastalıklar belirlenmiştir.

Polimeraz zincir reaksiyonu ve anti-SARS-CoV-2 antikor testi

Çalışmada polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) ve anti-SARS-CoV-2 antikor testi ile takipler yapılmıştır.  Tedavilerin sonuçları, epidemiyolojik, klinik ve laboratuar özelliklerine göre rapor edilmiştir. Araştırmacılar COVID-19 teşhisi konan 58 hastadan 36'sının hastaneye kaldırıldığını ve 22'sinin evde tedavi edildiğini belirtmişlerdir. Yapılan çalışmada hastaların medyan yaşının 67 olduğu ve %52'sinin erkek ve %63’ünün siyahi olduğu bildirilmiştir. Hastalarda hipertansiyon, hiperlipidemi, obezite, diyabet, kronik böbrek hastalığı ve akciğer hastalığının en yaygın komorbiditeler olduğu belirtilmiştir. Araştırmacılar toplam kohortta 14 hastanın öldüğünü bildirmişlerdir. Çalışmada ileri yaş, erkek cinsiyeti, kardiyovasküler risk ve tam remisyon (CR) veya katı CR olmayan hastalar, hastaneye yatışla önemli ölçüde ilişkilendirilmiştir. Hastanede yatan hastalar arasında laboratuar bulguları, geleneksel inflamatuar belirteçlerde (CRP, ferritin, D-dimer) yükselme,  şiddetli hipogamaglobulinemi, beyaz olmayan ırk ve mortalite arasında önemli bir ilişki olduğunu göstermiştir. Hastaların %96’sı, ilk tanıdan ortalama 32 gün sonra SARS-CoV-2'ye karşı antikor geliştirmiştir. Çalışmada PCR negatifliğine kadar geçen medyan sürenin, ilk pozitif PCR'den itibaren 43 gün olduğu gözlemlenmiştir. Araştırmacılar birkaç demografik faktör ve komorbiditenin hastaneye yatış ve ölüm riskini artırsa da, miyelom tedavisinin sonuçları etkilemediğini belirtmişlerdir. Çalışmada COVID-19'a yakalanma sırasındaki ilaca maruz kalma ve MM hastalığı durumunun mortalite üzerinde hiçbir etkisi olmadığı gözlemlenmiştir. SARS-CoV-2'ye karşı şiddetli bir enflamatuar yanıt ve şiddetli hipogammaglobulinemi oluşturmak, daha yüksek mortalite ile ilişkilendirilmiş olup hastaların çoğu SARS-CoV-2'ye bir antikor yanıtı oluşturmuştur. Araştırmacılar çalışmanın bu bulgularının, gelecekteki COVID-19 salgınlarında sonuçları iyileştirmek için erken müdahaleye ihtiyaç duyan MM hastalarının belirlenmesine giden yolu açtığını belirtmişlerdir.

Referans:

Wang B, Van Oekelen O, Mouhieddine TH, Del Valle DM, Richter J, Cho HJ, Richard S, Chari A, Gnjatic S, Merad M, Jagannath S, Parekh S, Madduri D. A tertiary center experience of multiple myeloma patients with COVID-19: lessons learned and the path forward. J Hematol Oncol. 2020 Jul 14;13(1):94. doi: 10.1186/s13045-020-00934-x. PMID: 32664919; PMCID: PMC7359431.