22.02.2021

Uyku ve Kardiyo-Metabolik Hastalıklar Arasındaki İlişki

Hayvanlar alemindeki çoğu canlı, zamanlarının önemli miktarını uykuda geçirmesine karşın insanlar hayatlarının üçte biri kadar uyumak eğilimindedir. Gereken miktar, bebeklik ve çocuklukta geçirilen zamanda daha fazla olmakta ve yaşam seyri boyunca değişiklik göstermekle birlikte günde 7 ila 8 saatlik bir düzene yerleşmektedir. Gün içinde optimum işlev, performans ve sağlık için yeterli uyku gerekli olmakla birlikte insanların aldığı uyku miktarı büyük ölçüde değişmektedir. Uyku süresi, modern toplumda daha uzun çalışma saatleri, daha fazla vardiyalı çalışma ve emtiaların 7/24 bulunabilmesi ve bunların kullanımını gerektiren değişimlerin olmasının yanı sıra seküler eğilimleri de göstermektedir. Araştırmacılar bu değişikliklerin, artan yorgunluk ve gündüz aşırı uykulu olma raporlarıyla birlikte, ortalama uyku süresini kısalttığı ve batılılaşmış popülasyonlarda uyku modellerini değiştirdiğini belirtmişlerdir. National Sleep Foundation'dan yayınlanan veriler, son 100 yılda Amerikalıların ortalama uyku süresinde, 1910'daki 9 saatlik gecelik ortalamanın 2014'te 7,5 saate kadar düştüğünü, gecelik yaklaşık 1,5 saat kayıpla önemli bir düşüş olduğunu göstermektedir. Araştırmacılar bu uyku kısalmasının birçok kişi tarafından temelde yaşam tarzı değişikliklerine bağlandığını belirtmişlerdir. Kişi tarafından bildirilen uyku ve sağlık durumuna ilişkin yapılan epidemiyolojik çalışmalar yaklaşık 50 yıl önce ortaya çıkmaya başlamıştır. Bununla birlikte, son 20 yılda, uyku süresi ve çeşitli sağlık sonuçları arasındaki ilişki üzerine demografik bir patlama olmuş ve halk sağlığı üzerindeki etkileri belirgin hale gelmiştir. 24 ülkeden, sağlıkla ilgili olmayan 27 üniversiteden 17-30 yaş arası 17.000'den fazla üniversite öğrencisinin bildirdiği uyku ve hastalıkları araştıran anonim bir anket kullanan keşifsel bir çalışma, kısa uyku sürelerinin erkeklerde ve kadınlarda daha kötü sağlık durumu ile ilişkili olduğunu göstermiştir. 

Kısa uyku süresi ile kardiyo-metabolik risk faktörleri ve sonuçları

Araştırmacılar en kısa uyku süresine sahip ülkelerin, kendi kendine derecelendirilme ölçeğinde, Japonya ve Güney Kore'de %30-40 hasta, Tayland ve Tayvan'da %20-30 ile en kötü sağlığa sahip olduğunu bildirmişlerdir. Bu sonuçlar açıkça nedensel bir ilişkiyi ima etmiyor olmasına karşın uykusuzluğun sağlık ve sosyal etkilerine ve halk sağlığı için potansiyel önemine yeni bir ilgiye işaret etmektedir. Son on yılda, dünya çapında obezite prevalansında önemli bir artış olmuş ve Dünya Sağlık Örgütü bunu küresel bir salgın ilan etmiştir. Geçen yüzyılda ABD'deki ulusal anketlerin sonuçlarının gösterdiği gibi obezitedeki artış, ortalama uyku süresindeki sürekli azalma ile paralellik göstermektedir. Araştırmacılar ters paralel eğilimlerin, bu iki farklı ve görünüşte bağımsız model arasındaki olası bağlantıyı keşfetmeye yeni bir ilgi uyandırdığını belirtmişlerdir.  Yapılan bu çalışmada uyku bozuklukları ile kardiyo-metabolik risk ve hastalık gelişimi arasındaki ilişkinin kanıtları gözden geçirilmiş ve bu ilişkilerin nedensellik üzerindeki etkileri tartışılmıştır. Yapılan çalışmada kısa uyku süresi ile kardiyo-metabolik risk faktörleri ve sonuçları arasında güçlü ve tutarlı bir ilişki olduğu gözlemlenmiştir. Araştırmacılar ilişkilerin, etkilerin güçlü olması nedeniyle nedenselliği yansıtabileceğini belirtmişlerdir.  Çalışmanın bulguları gündüz şekerleme ve uzun uyku süresinin de sağlıksızlık ve daha kötü sağlık sonuçlarıyla ilişkili olduğunu göstermiştir. Araştırmacılar bu çağrışımların, şekerleme ve uzun uykunun uykusuzluğun telafisi veya subklinik kronik veya zayıflatıcı sağlık durumunun belirteçleri olabileceği gerçeğini yansıtma olasılığının daha yüksek olduğunu ifade etmişlerdir.  Sonuç olarak uyku süresinin uzun süreli kısaltılması, obezite, diyabet, hipertansiyon, kalp hastalığı ve felç gelişimi için bir risk faktörü olmakla birlikte araştırmacılar uzun vadede erken ölüme neden olabileceğini belirtmişlerdir.
 

Referans:

Cappuccio FP, Miller MA. Sleep and Cardio-Metabolic Disease. Curr Cardiol Rep. 2017 Sep 19;19(11):110. doi: 10.1007/s11886-017-0916-0. PMID: 28929340; PMCID: PMC5605599.